Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Batman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen “Küresel Meydan Okumalar ve Türkiye” başlıklı konferansta, Türkiye ekonomisinin son 23 yıldaki dönüşümünü ve küresel sistemdeki yerini kapsamlı verilerle anlattı.
Küresel ekonominin en büyük sorunlarından birinin ticarette artan korumacılık olduğuna dikkat çeken Şimşek, 2008-2009 küresel finans krizinin ardından bu eğilimin hız kazandığını, 2025 itibarıyla ise zirveye ulaştığını söyledi. Bu durumun ticaret politikalarında belirsizliği derinleştirdiğini belirten Şimşek, hegemon güçler ile yükselen güçler arasında sertleşen jeostratejik rekabetin küresel sistemi zorladığını ifade etti.
Türkiye 11’inci büyük Ekonomi
Türkiye’nin kalkınma sürecine özel bir parantez açan Şimşek, ülkenin küresel ligde üst basamaklara tırmandığını vurguladı.
“2002’de cari dolar kuruyla dünyanın 21’inci büyük ekonomisiydik, bugün 16’ncı sıradayız” diyen Şimşek, satın alma gücü paritesine göre ise Türkiye’nin 16’ncı sıradan 11’inci sıraya yükseldiğini kaydetti.
Şimşek, dikkat çeken bir veriyi de paylaşarak, “Dünyada sadece 8 ülke, bütün komşularının toplamından daha büyük ekonomiye sahip. Türkiye de bu ülkelerden biri” dedi.
İmalat sanayinde dünya devleri arasında
Türkiye’nin üretim gücüne vurgu yapan Bakan Şimşek, imalat sanayinde dünyanın en büyük 14’üncü ekonomisi konumunda olunduğunu belirtti. Organize sanayi bölgelerinin sayısının 192’den 371’e yükseldiğini, bu bölgelerdeki fabrika sayısının ise 11 binden 68 bine çıktığını söyledi.
Türkiye, küresel ticarette dayanıklı konumda
Küresel ticaret savaşlarına rağmen Türkiye’nin görece dayanıklı bir yapıya sahip olduğunu dile getiren Şimşek, ihracatın yüzde 62’sinin Avrupa Birliği ve serbest ticaret anlaşması bulunan ülkelere yapıldığını, yakın ve dost ülkeler eklendiğinde bu oranın yüzde 80-85’e ulaştığını kaydetti.
Orta Koridor ve Kalkınma Yolu projelerine de değinen Şimşek, Anadolu’nun Çin’den İngiltere’ye uzanan ticaret hattının en kritik geçiş noktalarından biri haline geldiğini söyledi. “Orta Koridor ile Asya’dan Avrupa’ya taşımacılık 18 güne kadar düşüyor. Bu Türkiye’yi bir merkeze, bir üsse dönüştürüyor” dedi.
Borç düşük, potansiyel yüksek
Türkiye’nin toplam borçluluğunun düşük olmasının büyük bir avantaj sunduğunu vurgulayan Şimşek, hane halkı borcunun milli gelire oranının yalnızca yüzde 10 olduğunu belirtti. Enflasyon düştükçe finansal koşulların iyileşeceğini ifade eden Şimşek, bunun hem büyümeyi hem de refah artışını destekleyeceğini söyledi.
Turizm, sağlık ve hizmetlerde büyük atılım
Türkiye’nin sadece sanayide değil, hizmet sektöründe de küresel ölçekte güçlü bir aktör haline geldiğini ifade eden Şimşek, turizmde dünyanın en çok ziyaret edilen ülkeleri arasında 4’üncü sıraya yükselindiğini, sağlık turizminde ise dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olunduğunu kaydetti.
Terörsüz Türkiye vurgusu
Konuşmasında “Terörsüz Türkiye” sürecine de değinen Şimşek, terörle mücadeleye bugüne kadar yaklaşık 2 trilyon dolar kaynak harcandığını hatırlattı. Bu kaynağın kalkınmaya yönlendirilmesi halinde Türkiye’nin önünün çok daha açık olacağını belirten Şimşek, huzur ve istikrarın refah artışının temel şartı olduğunu vurguladı.
Hedef: sürdürülebilir büyüme ve adil gelir dağılımı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde uygulanan Makroekonomik İstikrar ve Reform Programı’na da değinen Şimşek, programın nihai hedefinin sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı olduğunu söyledi. Enflasyonun önümüzdeki iki yıl içinde tek haneye düşmesinin hedeflendiğini kaydetti.
Şimşek’in verdiği tablo, Türkiye’nin küresel ekonomide sadece bölgesel değil, yapısal ve stratejik bir güç olarak konumlandığını bir kez daha ortaya koydu.
