Trump’tan Gazze için kritik hamle: “Gerçek bir barış şansı var!”

Dünya gözünü yeniden Gazze barış müzakerelerine çevirdi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, Gazze Şeridi’nde ateşkes için yürütülen görüşmelere yeni bir adım daha attı. Trump, bir ABD heyetinin daha müzakerelere katılmak üzere Mısır’a yola çıktığını duyurdu.

Trump, Kanada Başbakanı Mark Carney ile yaptığı görüşmede, basın mensuplarının Orta Doğu gündemine ilişkin sorularını yanıtlarken, “Gazze’de barış için gerçek bir şans var” ifadelerini kullandı.

“Orta Doğu’da barışa kavuşma ihtimalimiz var”

Beyaz Saray’da konuşan Trump, mevcut görüşmelerin umut verici geçtiğini belirtti.

“Sadece Gazze’de değil, tüm Orta Doğu’da barışa kavuşma ihtimalimiz olduğunu düşünüyorum. Bu süreci kararlılıkla sürdürüyoruz.” dedi.

ABD Başkanı, bölgedeki diplomatik trafiğin artarak devam ettiğini, Washington yönetiminin hem İsrail hem Filistin taraflarıyla doğrudan temas halinde olduğunu vurguladı.

İsrail sorusuna dikkat çeken yanıt

Trump’a, olası bir anlaşmadan sonra İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdürüp sürdürmeyeceğine dair bir soru yöneltildi.

Trump, bu soruya şu dikkat çekici sözlerle yanıt verdi:

“Herkesin anlaşmaya uymasını sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bu, sadece bir diplomasi değil; aynı zamanda bir sorumluluk meselesi.”

Gözler Mısır’daki zirvede

Gazze’de ateşkes ve kalıcı barış için yürütülen müzakerelerin yarın Mısır’da devam etmesi bekleniyor.

Trump yönetiminin gönderdiği yeni ekibin, mevcut masaya stratejik destek sağlayacağı ve olası bir ateşkes metninin son şeklini görüşeceği ifade ediliyor.

Mısır, Katar ve Ürdün’ün de aktif olarak yer aldığı diplomatik girişim, Gazze’de çatışmaların sona erdirilmesi yönünde atılan en somut adım olarak görülüyor.

Trump yönetiminden barış diplomasisinde yeni sayfa

ABD Başkanı’nın bu açıklamaları, hem Washington’un bölgedeki diplomatik ağırlığını artırmayı hem de uluslararası kamuoyuna “barış öncüsü” mesajı vermeyi amaçlayan bir adım olarak yorumlandı. Trump’ın sözleri, küresel piyasalarda ve diplomatik çevrelerde “barış umudu yeniden doğdu” şeklinde yankı buldu.