Stres Koçu adının patentini alarak Türkiye'nin ilk resmi dayak yeme uzmanı olan Hasan Rıza Günay,11 yıldır geçimini dayak yiyerek sağlıyor. Kemal Sunal'ın bir filminde olan Mazlum karakterinden esinlenerek böyle bir meslek edindiğini belirten Hasan Rıza Günay açıklamalarında şu sözlere yer verdi; "Kemal Sunal'ın Şark Bülbül'ü filmi vardı. Patronuna kendini dövdüren bir insan karakteri vardı. Ben bu mesleğe dönüştürmek için kendime vuruşlar yaptırarak bu işe başladım."
DAYAK YERKEN MÜŞTERİLERİNE GAZ VERİYOR
Seans esnasında müşterilerini sürekli motive ettiğini ve işinin hakkını verdiğini belirten Hasan Rıza Günay sözlerine şu şekilde devam etti; Ben bu mesleğe dönüştürmek için kendime vuruşlar yaptırarak bu işe başladım. Haykırma, bağırma, çağırma, bilinçaltındaki olumsuz düşünceleri ve duyguları (endişe, öfke, kıskançlık, korku) stres koçuna yansıtılması esasına dayanan metot. Daha sonra zararsız maddeleri (yumurta, meyve, pasta, su balonu) kendime attırma metodunu çıkardım. Bir başka metotta ise danışanımı yaşadığı ilişkisinde aldatan kişinin fotoğrafından hazırlanan maskeyi yüzüme takıyorum. O canlandırma esnasında danışanımın içindeki öfke, kin, bilinçaltındaki düşünce ve fikirleri kendime yönlendiriyorum. Bu metotta danışanımın sevmediği politikacıyı, sanatçıyı, düşmanı olan insanı da canlandırıyorum. Ona gaz vermek için onu, o atmosfere sokuyorum. Bir rahatlama ortamı sağlıyorum."

HERKESTEN DAYAK YEMİYOR
Bazı kişilerin egolarını tatmin etmek için kendisini kiraladığını belirten Hasan Rıza Günay herkesle görüşmediğini belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü; "Kimileri beni tanımak istiyor, 'Nasıl bir adam?' diyor. Anlıyorum ben davranışından, telefonu açmasından. Biliyorum ki bu müşteri sıkıntısından değil de egosunu tatmin etmek istiyor. Bir kereye mahsus onlara fiyat veriyorum. Her müşteriye gitmiyorum. Yüz yüze geldiyse ne amaçla geldiğini anlıyorum. Öncelikle sebebini, ana konusunu öğrenmeye çalışıyorum. Gerçekten bir sıkıntısı mı var ya da bir medet mi umuyor, hiçbir çare bulamadığı şey ne? Onun kafasındaki esas temayı çözmeye çalışıyorum. Bu kişilere karşı nasıl davranacağımı biliyorum ama egosunu tatmin etmek için benimle bir aktivite yapmak isteyenler olduğunda da onları da geri çevirmiyorum çünkü bu işten ekmek yiyorum. Ona göre de bir fiyat belirliyorum. Karşımdaki kişi art niyetli, kötü niyetli olduğunda, bunun karşılığında maddi ya da manevi bir şey vermeyeceğini anladığımda geri çeviriyorum. Zamanım da kısıtlı. Günde en fazla gidebileceğim müşteri 2-4'tür. Benim çalışma şeklim insanların evlerinde, ofislerinde ya da spor salonlarında aktivite uygulama"
GÜVENLİK KIYAFETLERİNİ EKSİKSİZ GİYİYOR
Vücudunun darbelerden etkilenmemesi için eksizsiz bir biçimde güvenli kıyafetlerini giydiğini söyleyen Hasan Rıza Günay açıklamalarının devamında şu sözlere yer verdi; "Bir kadının kuvveti en fazla 12-14 yaşındaki bir erkek çocuğu kadardır. Burun kemiği ve haya bölgesi hariç vücuduma vurduruyorum. Kimilerine boks eldiveni de veriyorum. Erkeklerde ise daha korunaklı bir sisteme geçiyorum. Bazıları kask takmamı istemiyor. Ben de ellerimle yüzümü kapatarak vurmasını sağlıyorum"
3-5 YIL DAHA DAYAK YEDİKTEN SONRA EMEKLİ OLMAYI PLANLIYOR
Önümüzdeki yıllarda emekli olmayı planladığını açıklayan Hasan Rıza Günay bayrağı genç nesillere devretmek istediğini belirterek açıklamalarını şu şekilde noktaladı; "Hayat bir kavgadır, mücadeledir. Biz de bu mücadelelere, kavgalara giriştik. Yokluk da gördük, fakirlik de gördük. 'Niye yan baktın?', 'Niye omuz attın?', 'Benim takımıma niye laf söyledin?', 'Niye sen bu mahalleden geçiyorsun?'... Hayatın içinden geldik ve bunları dolu dolu yaşadık İstanbul sokaklarında, dehlizlerinde. Ezildik de dayak da yedik ama dayak atmayı da öğrendik. Çok büyük bir ders çıkararak, hiçbir insanı ezmemek için de mücadele ettik. Fiziken kavganın dışında her türlü kavgayı veriyorsun, mücadele ediyorsun hayatla."