Onların ne kadar çılgın olduğunu herkes gibi ben de biliyorum. Birçok arkadaşım Beşiktaş taraftarını dünyanın en iyisi olduklarını defalarca anlatmıştı ve hala da anlatıyorlar. Onların benimle ilgili yüksek beklentilere sahip olduklarının farkındayım ama benim de onlardan beklentim var ve bu da bize destek olmaları ile ilgili. Onları tanıyorum, oluşturdukları atmosferi biliyorum ve bu desteği ligin sonuna kadar bizimle paylaşmalarını istiyorum.
Benim için gerçekten de unutulmaz bir andı. Öncelikle şunu belirtmemde fayda var, burada bulunduğum ve Beşiktaş’ta oynadığım için kendimi çok özel ve şanslı hissediyorum. Bütün dünyanın hayranlıkla takip ettiği bir taraftar kitlesi önünde ilk maçımda ilk golümü atmam tarifsiz bir mutluluk yaşattı.
Sakinleşmeye ihtiyacım vardı ve bu sebeple maçın ardından bir süre yedek kulübesinde oturdum. Gerçekten çok üzüldüm ve sinirlerim bozuldu. Patlamamak ve sakinleşebilmek için orada kaldım. Bu kadar kısa zamanda bu bağ nasıl oluştu? Şöyle anlatayım; taraftarlarımız gibi ben de pozitif anlamda çılgınım. Bu duyguyu ve yoğunluğu karşılıklı olarak hissedebiliyoruz, birbirimizi anlayabiliyoruz. İtalyanca’da ‘duyguları teninde hissetmek’ diye bir söz vardır ve gerçekten de bu duyguyu tenimde hissedebiliyorum. Bu sayede de bu kadar kısa bir zamanda bu yakınlığı kurmuş oldum
Sergen Yalçın, oynamak açısından hazır olup olmadığımı sormuştu. Zaman ilerledikçe birbirimizi daha iyi anlayacağız ama temel olarak ‘Senin neler yapabileceğini biliyorum. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalış ve sen bunu yaptığında takımın başarısına çok büyük katkın olacak’ dedi. Her geçen gün birbirimizi daha iyi tanıyor ve anlıyoruz. Ofansif futbolu tercih eden bir teknik direktör ve bu tercihi benim de futbol anlayışıma uyduğu için mutluyum. Maçlardan önce rakiplerimizi analiz ediyoruz ama esas önemli olan ise Sergen Yalçın’ın bize aşıladığı mantalite.
Rakip ne yaparsa yapsın, rakibin oyun şekli ne olursa olsun, rakibin uyguladığı taktikler ne olursa olsun önemli olan bizim nasıl oynadığımız. Çünkü Türkiye’nin en iyi ve en büyük takımı biziz ve oyuna biz hükmetmeliyiz, bize bu duyguyu aşılamaya çalışıyor ki bu bence çok önemli. Çünkü sahada korkması gereken bir taraf varsa bu rakibimiz olmalı, biz cesaretli bir şekilde kendi oyunumuzu dikte etmeliyiz diyor. Oyuna böyle yaklaşımları olan bir teknik direktör ile çalışmak çok güzel.
Berlin’de büyüdüğüm için küçükken çok iyi bir şekilde Türkçe konuşuyordum. Şu anda o kadar iyi konuşamasam da birçok konuşmayı anlayabiliyorum ve tekrar ettikçe de çok çabuk öğrenirim. Bir sonraki röportajı da muhtemelen Türkçe yapabiliriz diye tahmin ediyorum.
Bugünkü halime gelebilmemi tamamen futbola borçluyum. Futbol sayesinde farklı kültürleri tanımayı ve anlamayı öğrendim. Yine futbol sayesinde birçok farklı dil öğrendim. Futbol kesinlikle on bire on bir oynanan bir oyundan fazlası. Futbol kesinlikle bir insanın hayatını değiştirebilir, daha iyi bir noktaya getirebilir. Küçükken kendi kendime, çocuklarımın geleceğini futboldan kazanacaklarım üzerine kuracağımın sözünü vermiştim.
Her gün vücudumu ortaya koyarak, vücudumu kullanarak bu işi yapmaya çalışıyorum. Bana tekme atabilirsiniz, canımı sıkacak sözler söyleyebilirsiniz ama ne olursa olsun futbol sayesinde çocuklarım için sağlam bir gelecek inşa etmeye çalışıyorum. Kendime çocukken bu sözü verdim ve bunu yerine getirmeye çalışıyorum"
Son Dakika Spor Haberleri için aşağıya kaydırın.